Açıklama
“Aranızdan gelmeyen var mı?” diye sordu Kür-Şad. “Hepimiz tamamız.” diyen Pamir’di.
Bir araya kümelenip beklerken; gökyüzündeki yıldızlar, bulutların altında kalarak parlaklıklarını kaybetmişlerdi. Hafiften bir rüzgâr esiyordu. Ardından yağmur atıştırmaya başladı. Yağmur çoğalarak yerini fırtınalı bir yağmura bıraktı ve bu fırtınalı yağış, prensin çıkıp şehri dolaşma saatlerindeydi. Koruluktaki ağaçlar fırtınanın etkisiyle yere yapışıyor gibiydiler. Eğer, yiğitler birbirine kenetlenmemiş olsalardı; fırtına onları sürükleyecek güçteydi.
Güçlü pençelerimle Kür-Şad’ın sol omuzunu sıkmakla delecek gibiydim. Yağmurlu fırtına şiddetini artırdıkça; üzerimizdeki endişe ve korku artmıştı. Kür-Şad bir ara ıslanmış yüzüyle bana baktı. Üzgün ve manidar bakışlara sahipti. Sanki bak gördün mü? Gördüğüm rüya gerçek olacak gibi, içten içe bir bakıştı. Beklemekten sırılsıklam olmamak için sırtlarına bağladıkları kalkanlarla korunmaya çalışıyorlardı. Saat üçü geçmişti ve prensin bu fırtınada dışarı çıkmayacağı iyice anlaşılmıştı.
Kür-Şad: “Prensin çıkması bizim için iyi olacaktı ancak bu durum bizi bağlamaz. Biz baskınımızı yapacağız. Biz hedefimizden ayrılmayacağız, Ötüken’e ulaşıp tuğumuzu asacağız.”
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.