Açıklama
Henüz çok küçük yaşlarda balıkların da biz insanlar gibi konuşabildiğini öğrenmiştim babamdan. Babama göre balıklar; biz insanlar gibi yemek yiyor, uyuyor, arkadaşlarıyla geziyor ve arada bir kafa dağıtmak için kimselerin bilmediği sularda salınıyorlardı. Yıllarını Karadeniz’e yaslamış babamın anlattığı balık ve deniz hikâyeleriyle büyümüş bir çocuğun bunlara inanması kadar doğal bir şey olamazdı herhalde.
Babam engin denizleri pek bir severdi. Hele ki beni. Ayrıca bir balıkçı çocuğuna en yakışır isimlerden birine sahip olduğum için kendimi hep şanslı hissetmişimdir. Çünkü bu isim bana babamın mesleğinden öte bir deniz sevdasını aşılıyordu. Denizi görmeden geçirdiğim hemen hemen bir günüm dahi yoktu. Hafta içi okullar dağıldıktan sonra hızla sahil yoluna çıkar oradan denizi seyrede seyrede ağır usul eve yürürdüm. Yalnızca fırtınalı ve yağmurlu havalar bölerdi bu ritüelimi.
Okul dönüşleri deniz kıyısından yürüyerek eve vardıktan sonra hızla üstümü değişir, annemin yaptığı yemeklerden biraz tadar ve hızla balıkçı dükkânımıza giderdim. Balıklar satıldıkça keyiflenen babamı gördükten sonra hep düşünürdüm. Acaba babam bu balıkları sevmiyor muydu?
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.