Açıklama
KATİLİME CAN VERMEK
Ömer Filistinli, anasız ve babasız tek başına yurtlarda büyüyerek intikam için yaşayan bir gençti. Yıllarca içindeki kin ve öfke ile büyüdü. Zaman onu hiç ummadığı bir anda ve bir yerde katili ile baş başa bıraktı.
ŞAKAYI HANGİMİZE YAPTIN ANNE
Mert yavaşça kapıyı açtı, annesi yatakta yatıyordu. Demek ki uyuyup kalmıştı. Mert yürürken ayağına bir şey takıldı, yere önüne baktığında ayağına takılanın bir peruk olduğunu gördü. Eline aldı “buda ne böyle, burada ne işi var?” Tekrar annesine baktı, içine bir şüphe düştü. Annesinin başında ince beyaz bir tülbent vardı. Ama neden kapının açıldığını duymamıştı. Sonra Mert yatağa iyice yaklaşıp eğilerek annesinin omzuna dokundu. “Anne biz geldik, bak sana küçük oğlunu getirdim.” Ses gelmedi, Mert’in tüm neşesi kaçtı, oda Alp gibi endişeyle annesinin alnına dokunup başındaki beyaz tülbenti geri sıyırdı.
YARIN YOK
Zaman hızla akıyordu, tıpkı Dereli’nin tam ortasından yüzyıllardır akan dere gibi. Canan ona yetişemiyordu. Saatine baktı, neredeyse öğlen olmuştu. Hemen köprünün karşı tarafındaki dar sokaklardan birine girdi. Avuç içleri terliyordu, adımlarını yavaşlattı, kalp atışları hızlandı derin derin solumaya başladı. Avlusu tahta çitlerle çevrilmiş, tahta kapıdan avluya girilen beyaz kireçli müstakil bir evin kapısında durdu. Biraz sakinleşmesi gerekiyordu, ellerini ovuşturdu nefesinin düzelmesini bekledi, sonra avlunun tahta kapısını yavaşça açtı.
ÜÇ KADIN VE BİR UMUT
Dışarıya baktıklarında otelin kapısının önü, kadınlarla, annelerle, eşlerle, doluydu. Tecavüze uğrayanlarla, gayrımeşru çocuk doğurup terk edenlerle, gizli doğum yapıp çocuklarını cami avlusuna bırakanlarla, karakol kapısında unutanlarla, yetimhaneye yollayıp ana olduğunu hatırlayanlarla, velhasıl ülkemizde adı unutulan, tüm suçlar yüzlerine söylenilen, tüm dertler sırtlarına yüklenen, ezilen, yok sayılan kadınlarla doluydu.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.